Genel Kurul ve Hukuk Kurulu
Trabzonspor üyeleri olarak, geçtiğimiz cumartesi günü, yine yargıya taşınması kuvvetle muhtemel olan bir genel kurulu idrak ettik. Genel kurulda yaşananları Engin Uzunoğlu kardeşim tüm çıplaklığı ile “Ben Çok Utandım Peki Ya Siz?”* başlıklı yazısında özetlediği için tekrarına gerek yok.
Ben daha farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Trabzonspor’u Trabzonspor yapan değerler, geleneksel hale gelen bazı uygulamalar teker teker yok ediliyor. Yapılan her genel kurulun, Trabzonspor’u geleceğe taşıması gerekirken maalesef her seferinde geriye gidiyoruz. Son Genel kuruldaki tatsızlıklar Trabzonspor’da ilk değildi. Genel Kurul Divanının oluşumundaki tartışmalar ve akabinde yaşanan kavgalar Trabzonspor’a hiç yakışmadı.
Geçmişteki genel kurullarda çok daha fazla örneği vardır ama ben kendi gördüklerimi aktarmak istiyorum.
Yakın geçmişten bir yaprak:
Trabzonspor’un 15-16 Aralık 2007 tarihlerinde yapılması gereken genel kurulu bir üyenin itirazı sonucu tüzükte açıkça bir yetkisi olmamasına rağmen Yönetim Kurulu tarafından iptal edildi. İptalin sancıları yaşanırken Şubat 2008’de yapılabilen genel kurulda Nuri Albayrak yönetimi ibra edilmedi. Nuri Albayrak yönetiminin başarısız olduğu aşikârdı ama bilinen bir suiistimali yok iken ibra edilmemesi doğru olmamıştı. Trabzonspor’un kasasında halen daha parası olan bir başkandan bahsettiğimiz de unutulmasın. Trabzonspor’un o genel kurulunda başlayan kamplaşmaların yarattığı sancılar bugün halen daha çekiliyor. Doğal mecrasına bırakılmayan, kongre salonlarının dışında tertiplenen düşünceler Trabzonspor’a hep zarar veriyor.
2008 yılındaki tüzük kongresini de hatırlıyorum. O dönemde Sadri Şener Başkan, Hayrettin Hacisalihoğlu ise Asbaşkandı. Hazırlanan tüzük genel kurulun onayından geçmeyince, genel kurulda divan başkanlığı yapan kulüp avukatı rahmetli Av.Cengiz Çebi kusurlu bulunmuş, kulüp avukatlığından azledilmişti. Oysa Cengiz Çebi kuralları uygulamış, yeterli oy alamadığı için tüzüğün kuruldan geçmediğini ilan etmiş, hukuka uymanın bedelini onur kırıcı bir davranışla ödemişti.
Trabzonspor’un Mayıs 2013 tarihindeki genel kurulu da sancılı idi. O genel kurulda seçilen ekip kısa süreli olacak, 6 ay sonra seçime gitmek zorunda kalacak idi. Divan Başkanlık Kurulu’nun verdiği önerge ile bu süre uzatılmak istendi. Genel Kurulu yöneten Divan Başkanı Suat Hacısalihoğlu, oylama işleminin ardından, “Yönetim kurulunun görev süresine bir defaya mahsus olmak üzere 2 yıl eklenir” yönündeki değişikliğin kabul edilmediğini açıkladı. Yaşanan tartışmalar sonrasında Hacısalihoğlu, “3’te 2 çoğunluk sağlanmış, önerge kabul edilmiştir” açıklaması yaptı. Peki ne oldu? Bu karar da yargıya taşındı. Yerel Mahkeme genel kurulda alınan uzatma kararının iptaline karar verdi. Dosya halen Yargıtay’da. İşin garip tarafı da şu: Seçimden önce önergeyi destekleyenler, süre uzun olsun diyenler, seçimi kaybedince süreyi kısaltmak için mahkeme kararına sarıldı.
Trabzonspor’un, bildiğim genel kurullarının hiçbirinde Genel Kurulu yönetecek Divan Kurulları için tartışma yaşanmadı. Genel Kurulu yönetecek Divan Başkanları hep Trabzonspor Divan Başkanlık Kurulu tarafından belirlenirdi. Kıyasıya rekabet yaşanan seçimli genel kurullarda bile tek aday gösterilir şeklen oylanırdı. Kimse de bu uygulamaya itiraz etmezdi. Başka kulüplerde örneği olmayan bu uygulama Trabzonspor için bir gelenek haline gelmişti. Trabzonspor’da aynı gelenek denetleme, disiplin ve sicil kurulları için de vardır. Bu kurullar belirlenirken seçim yarışması olmaz, herkesin kabul edeceği adaylar tespit edilir, tek liste ile seçime gidilir.
Son genel kurulda Trabzonspor’un bir geleneği de yıkılmış oldu. İktidar da muhalefet te genel kurulda istedikleri kararı alabilmenin divana hâkim olmaktan geçtiğine inandı. Bu sefer genel kurulu yönetecek Divan Başkanını belirleme görevi Divan Başkanlık Kuruluna bırakılmamıştı. İki taraf ta kendi adayını belirledi. Divanı tartışmalı bir şekilde alan taraf genel kuruldan istediği sonucu da aldı.
Belirtmek istediğim husus şu: Trabzonspor’un genetiği ile oynanıyor. Trabzonspor’un başarısı için değil, seçim kazanmak için yarışılıyor. Her genel kurul yeni kırgınlıklar, küskünlükler ve kamplaşmalar yaratıyor. Bundan sonraki genel kurulların çok daha tartışmalı olacağı, Trabzonspor’a çok daha fazla zararlar vereceğini şimdiden öngörmek zor değil.
Genel kurullardaki olumsuzlukları tasvip etmemiz mümkün değil. Yukarıda pek çok örneğini verdiğimiz gibi, herkes, olması gereken hukuku değil, kendi işine gelen hukuku istiyor.
Yeri gelmişken Trabzonspor’un kuruluşununda da mahkeme kararlarından geçtiğini belirtelim.
Genel Kurul ve şikeye karşı mücadele eden Hukuk Kurulu:
Gelelim son genel kurulun bizi ilgilendiren diğer bir kısmına…
Bildiğiniz üzere, Trabzonspor Kulübü’nün şike sürecindeki hukuki satıhta haklarını korumak üzere, bedelsiz olarak hukuki destek veren bir hukuk kurulu var… Ve yine bildiğiniz üzere, hukuk kurulu OCAK 2014’ten beri bu konuda çalışıyor.
Meslektaşımız Avukat Nusret Yılmaz genel kurulda yaptığı konuşmada; Trabzonspor’un, Ağustos 2013’te yapılan CAS yargılamasına müdahil olmadığını, UEFA ve FIFA başvurularının 4 günlük bir ısrar sonucu yapıldığını, şike dosyası sanıklarından Zafer Önder İpek’in avukatının dava devam ederken Trabzonspor Kulübü’nde çalıştırıldığını belirtti.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu sözlerin hepsi doğrudur ancak bazı noktaları daha açık ifade etmek gerekiyor.
1. CAS, Ağustos 2013’te karar verdi. Hukuk Kurulu, bu karardan 5 ay sonra, Ocak 2014’te kuruldu: Haziran 2013’te UEFA Disiplin Kurulu’nun şikeden dolayı Fenerbahçe’ye ceza vermesi üzerine, Fenerbahçe Kulübü Temmuz 2013’te CAS’a başvuru yapmıştı. CAS, bu konudaki kararını Ağustos 2013’te vermiş ve Fenerbahçe Kulübü’nün şike yaptığı kesin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Öte yandan, Trabzonspor Hukuk Kurulu Ocak 2014’te göreve başlamıştır. Yani Fenerbahçe hakkındaki CAS yargılaması sona erdikten 5 ay sonra, Trabzonspor Hukuk Kurulu göreve başlamıştır. Dolayısı ile Av.Hakan Orhan, Av.Erdem Egemen, Av.Nusret Yılmaz ve Hukukçu Atilla Dilaver’den oluşan Trabzonspor Hukuk Kurulu, Fenerbahçe hakkındaki CAS yargılaması döneminde görevde değildi.
2. Kurulumuz Ocak 2014’te göreve başladığında ilk olarak, UEFA ve FIFA’ya başvuru dilekçeleri hazırlamıştır. UEFA ve FIFA’ya başvuru için hazırladığımız dilekçeler, 4 günlük bir ısrar sonucu 31 Ocak 2014’te gönderilmiş ve aynı gün akşam saatlerinde Kulübümüzün internet sitesinde kamuoyuna ilan edilmiştir.
3. Şike dosyası sanıklarından biri de Zafer Önder İpek’tir. Bu şahsın avukatı Trabzonspor Kulübü’nde çalışmaktadır. Sadri Şener döneminde işe alınan avukat, mevcut yönetim döneminde de çalışmaya devam etmektedir.
Sonuç olarak;
Hukuk Kurulu, şike sürecinde Trabzonspor’a hukuki destek vermek amacıyla faaliyet göstermektedir.
Biz, Trabzonspor’un yöneticileri değil, şikeye karşı bedelsiz çalışan işçileriyiz. İşimizi yapacağız. Doğruları söyleyeceğiz.
Biz Trabzonspor yönetimlerinin payandası değiliz. Yönetimlere kalkan, muhalefet edenlere malzeme olmayız, olmayacağız.
Trabzonspor Hukuk Kurulu hiç kimseden emir ve talimat almaz. Hukuki olarak yapılması gereken her ne ise onu yapar. Herhangi bir adım atması engellendiği takdirde gereken tepkiyi vereceğinden de hiç kimsenin şüphesi olmasın.